7 Ocak 2016

Mevsimlerden Kış

Yıllar önce kaybettiğimiz bir eşyamızı, yıllar sonra buluyorduk. Şimdi hayli rengi değişmiş, paslanmış, yıllara meydan okuyan tavrıyla bakıyorduk ona. Kalbini vücuduna eşya olarak dokumuş insanlar da, bu durumla aynı noktada bitirirler cümlelerini. Kalbini zamanla yük haline getirmiş, zaman geçtikçe kalbinin paslandığını ve rengini daha önce göremeyeceği bir halde bulan insanlardan bahsediyorum. Zamanla kaybolmuş sevgilerden söz açılmıştı o akşam. O günden sonra hiç susulmadı. Herkes bir şeyler söyledi. Yıllar geçti. Ben hala o akşamda kaldım. Bir gün ileriye gidemedim. Dünyanın en uzun akşamını yaşayan birisi varsa bu dünyada ikincisi benim. Birincisini bilmiyorum çünkü.
  
   Mevsimlerden kış ve soğuk en güzel senin vücudunda anlam kazanıyor. Ağzından çıkan buhar, yaşamı sorgulatıyor bana. Yüzünün nasıl bir güzellikte olduğunu anlamak için, yağan kar tanelerine baktım. Hepsi eşşiz güzellikte ve birbirlerine değmiyorlar. Kar taneleri birbirine benzemez. Yıllar önce yaptığımız kardan adam bugün çıkıp gelse ona ne diyeceğiz? Güneşte onu eritmeye terk ettiğimizde, onu ilk heyecanlarla yapıp, güneşe teslim edecek kadar ne yaptı bize? Kardan adamlar da birbirine benzemezler. Ama bir kardan adam, bize bir başkasını hatırlatabilir. Kar yağar yağar ertesi gün bir bakarsın etrafta sadece onlar kalır. Şehri ele geçirirler. Kardan adamlar bu şehrin en fiyakalı kaybedenleridir.

   Otogarda hava çok soğuk.  Gökyüzünde tek bir yıldız var. En hüzün verici ve bir o kadar da mutluluk yerleridir otogarlar. Kendisine sorsak, neler hissediyorsun diye bize diyeceği tek şey şu olurdu. ‘’Hissetmekten yoruldum.’’

   Kısa bir yolculuğa çıkıyorum denildiğinde, nereye gidersek gidelim o yol çok uzundur seven için. Vedalaşmalardan hoşlanmam. Ama zamanla bak yine zamanla ona da alışıyorsun. Eğer birisiyle vedalaştıktan sonra, tekrar vedalaşamazsınız. Zordur çünkü. Acıyı ikiye katlar. Ama birisine uzun bir zaman sonra sarılırsanız, defalarca sarılabilirsiniz. Zor değil çünkü. Sevgiyi ikiye katlar.

Yıllar önce karşılaştığımız birisiyle yıllar sonra bir otogarda buluşup, günlerdir yağan kar ile birlikte hayata yürüyorduk. Aynı güneşin altında, aynı zamanda birbirimizi bekledik. Güneş yakıyordu tenimizi, eriyorduk. Gözleri gözlerime değince, bahar geldi içime. Uzun yolculuklar bitti. Kalbim hafifledi birden. Pası gitti. Rengi gözleri oldu. Evren bize bir mesaj veriyordu.

Epigram Dergi Ocak sayısı 2016 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder