25 Mayıs 2016

Değişken Ruh Halleri

Düşünmek insana verilen bir armağan mı, yoksa ceza mı? Bu sorunun cevabını bilen bir bilge arıyorum. Dünya’nın neresinde bulabilirim bu cevabı? Çok mu uzaktadır? Ya da çok yakınımda mıdır?

Bazen her şeyi bırakıp çok uzaklara gitmek istiyorum. Sonra oralarda biraz burnum sürttükten sonra döndüm işte, dünya varmış demek istiyorum. Dönmek ve dünya aynı şeylermiş gibi geliyor. Hayatta bazı kırılma anları var. Yönünü belirlediğin zamanlardan bahsediyorum. Uzunca bir süre alçaktan uçtuktan sonra yükselmek gibi ya da tam tersi. Bu ikisi arasında kalmak gerekiyordu. Çünkü hayatın bir dengesi var.

Bazense kendimi her şeyin üstünde tuttuğum kendimden emin olarak görürken, bir zaman sonra boş vermişlik hali cuk oturuyordu üstümde. Boş vermişlik  bile tamamen bir bırakış değil mi? Kurtulması çok zor bir örümcek ağına saplanmışta kaçamayacağını düşünüp öylece beklemek. Ya da kabul etmek gibi çabalamak lazım. Kurtulma şansı olabilir ama istememek, öylece beklemek de bizim seçeneğimiz.

Hayallerden söz açılmıştı. Güzel günlerin ne kadar güzel olduğu senin ona bakma biçiminle doğru orantılı. Bir matematik sorusu içine sıkışıp kalmış mıdır bu güzel günler? Cevabı hangi şıktadır? Yine iki seçenek arasında kaldım. Akşam olunca kelimeler büyüyordu. Duyguları ağırlaşıyordu. Bir kelime yüzle çarpılmış hissi veriyordu.

Bir gün sahile dolaşmaya çıktım. Deniz havasının henüz İsviçreli bilim adamlarınca kanıtlanmamış olan iyileştirici bir etkisi vardı. Biraz durdum sonra yolda giderken lise çağında çocuğun biri son dakikada rakibin penaltı atarken ki kalecinin o tedirgin bakışlarıyla baktı. Ben de ona penaltıyı atan futbolcu olarak baktım. Topu dışarıya attım çünkü ağlıyordu. Yoluma devam ettim. Bazen yürüdüğümüz sokağın çıkmaza çıkmadığını görmek bize umut verir. Kitapçıya doğru yöneldim. Kitaplar arasında huzur buluyorum. Yeni basılmış bir kitabın kokusu lezzetli bir yemek kokusu gibi geliyordu. Aradığım kitabı bulmak hoşuma gidiyordu. Bulamamak da öyleydi. Aradığım kitabi buldum. Aylin Balboa – Belki Bir Gün Uçarız. Neden olmasın. Kasaya doğru yöneldim. Giderken kasa da duran kadın ‘’Bol gülümsemeli günler dilerim,’’ dedi. Çok net bir ifadeydi.

Eve dönerken yıllardır görüşmediğim arkadaşıma rastladım. Genelde yıllardır görüşmediğiniz arkadaşlarınıza eve dönerken rastlanır.
‘’Naber neler yapıyorsun?’’
‘’Soruların cevaplarını arıyorum.’’
‘’Bulabildin mi?’’
‘’Henüz değil. Değişken ruh halleri yaşıyorum.’’
‘’Bana daha çok dengesiz ruh halleri gibi geldi.’’


Eve geldim. Pencerenin kenarına geçip biraz gökyüzünü izledim. Sonra çok düşünmemeye karar verdim. Kuşları izledim. Her şey bir şekilde oluyordu. Kafaya takmak yoruyor insanı. Gülmek en iyi hareketti. Böyle düzenin hahaha.

Sabit Emre Zengin