Uzun yolculuklara çıktım. Çoğu kez yolda uyumam.
Gözlerimle bitiririm bütün yolları. Elektrik direklerini saymadan yapamam. Her
defasında da kaçta kaldığımı unutuyorum. Hatırlamak yoruyor beni. Tekrar
saymaya başlıyorum. Tıpkı gittiğim yerlere tekrar gittiğim gibi. Kendimde bir
türlü yolculuğa çıkamıyorum. Gidemiyorum içimde uzaklara. Bu konuda elimden
sadece yazmak geliyor. Yazarak uzaklaşıyorum kendimden. İnsan kendinden
uzaklaşmak ister mi? Neden olmasın.
Bir gün geceleyin balkona çıktım. Hava çok pis soğuk.
Donuyorum. Gökyüzüne baktım. Yıldızlardan yüzünü birleştirdim. Gülümseyişin
öylesine parlak ki, ışıldıyor gamzelerin. Ne de güzel gülüyorsun. Durup
kelimelerle resmini çizebilirim. Sonra birden yağmur başlıyor. Üşüdüysen söyle
şehri ateşe vereyim. Kıpırdama tam çizemiyorum. Islanıyorsun iliklerine kadar.
Güneş doğuyor. Yeni bir gün daha başlıyor. Günler birbirini izliyor. En son ne
zaman gitmiştik o parka diye hatırlamaya çalışmak yerine, tekrar gidiyoruz
oraya. Çıktığım en güzel yolculuk gözlerin oluyor.
Henüz garına varmamış tren gidiyor bir çizgide. Gözünü
pencereye yaslayıp dalıp gidiyorsan o raylara, bir yerde bir şeyler boka sarmış
demektir. Çaresizken dinlenilen şarkılar gibi. Karşıma oturmuş ''Bana bak.'' diyorsun. Sana baktığımda ben hep son istasyondayım. Gidemiyorum daha uzağa.
Raylar bitiyor, çalan şarkılar bitmiyor. ''Haydi gidelim, bütün geçmişimizi
affedelim.'' diyorsun. ''Yılbaşı gecesi tek sayıdan büyük ikramiyeyi kaçırmış makul
insanlarız. Fazla olan şeyler bizi eksiltiyor. Bunu anlamıyorsun.'' diyorum. Son
anda trenini kaçırmış gidecek hiçbir yeri olmayan çaresiz biri gibi bakıyorsun.
Geriye dönmeyi düşünmeyerek.
Susuşlarımız da gürültülü oluyor bizim. Koltuğun bir
ucuna geçmiş gözün kahve fincanında içiyorsun öfkeni. ''Üşüyorum.'' diyorum sana. Bu ''Sana ihtiyacım var.'' demektir. Ve sen kahve fincanındaki gözlerini bana tercih
ediyorsun. Kahven acılaşıyor gitgide. Bana da çay koyar mısın mutfağa giderken?
Bir yere varmak için var olan insanlar, gittiğimiz
yerlere geçmişimizi de sürükleriz. En basitinden bavullar bunu için vardır.
Kıyafetteki koku, kitabın arasında kalmış notlar ve kahve lekeleri..
Ne diyordum? Evet raylar. İşte ben raylara dalarken seni
düşünüyordum. Ve seni geçtiğimiz istasyonda terk ettim. Kahve içmeyi o günden
sonra bıraktım. Ayrı yönlerde aynı çizgide gidiyoruz. Varacağımız hiçbir yer
yok. Trenden inip, deniz havası almamıza ihtiyacımız var sadece.
Şehrengiz Dergisi 13. sayı Şubat-Mart 2014
Şehrengiz Dergisi 13. sayı Şubat-Mart 2014