2 Aralık 2013

Kahve Lekesi


Uzun yolculuklara çıktım. Çoğu kez yolda uyumam. Gözlerimle bitiririm bütün yolları. Elektrik direklerini saymadan yapamam. Her defasında da kaçta kaldığımı unutuyorum. Hatırlamak yoruyor beni. Tekrar saymaya başlıyorum. Tıpkı gittiğim yerlere tekrar gittiğim gibi. Kendimde bir türlü yolculuğa çıkamıyorum. Gidemiyorum içimde uzaklara. Bu konuda elimden sadece yazmak geliyor. Yazarak uzaklaşıyorum kendimden. İnsan kendinden uzaklaşmak ister mi? Neden olmasın.

Bir gün geceleyin balkona çıktım. Hava çok pis soğuk. Donuyorum. Gökyüzüne baktım. Yıldızlardan yüzünü birleştirdim. Gülümseyişin öylesine parlak ki, ışıldıyor gamzelerin. Ne de güzel gülüyorsun. Durup kelimelerle resmini çizebilirim. Sonra birden yağmur başlıyor. Üşüdüysen söyle şehri ateşe vereyim. Kıpırdama tam çizemiyorum. Islanıyorsun iliklerine kadar. Güneş doğuyor. Yeni bir gün daha başlıyor. Günler birbirini izliyor. En son ne zaman gitmiştik o parka diye hatırlamaya çalışmak yerine, tekrar gidiyoruz oraya. Çıktığım en güzel yolculuk gözlerin oluyor.

Henüz garına varmamış tren gidiyor bir çizgide. Gözünü pencereye yaslayıp dalıp gidiyorsan o raylara, bir yerde bir şeyler boka sarmış demektir. Çaresizken dinlenilen şarkılar gibi. Karşıma oturmuş ''Bana bak.'' diyorsun. Sana baktığımda ben hep son istasyondayım. Gidemiyorum daha uzağa. Raylar bitiyor, çalan şarkılar bitmiyor. ''Haydi gidelim, bütün geçmişimizi affedelim.'' diyorsun. ''Yılbaşı gecesi tek sayıdan büyük ikramiyeyi kaçırmış makul insanlarız. Fazla olan şeyler bizi eksiltiyor. Bunu anlamıyorsun.'' diyorum. Son anda trenini kaçırmış gidecek hiçbir yeri olmayan çaresiz biri gibi bakıyorsun. Geriye dönmeyi düşünmeyerek.

Susuşlarımız da gürültülü oluyor bizim. Koltuğun bir ucuna geçmiş gözün kahve fincanında içiyorsun öfkeni. ''Üşüyorum.'' diyorum sana. Bu ''Sana ihtiyacım var.'' demektir. Ve sen kahve fincanındaki gözlerini bana tercih ediyorsun. Kahven acılaşıyor gitgide. Bana da çay koyar mısın mutfağa giderken?
Bir yere varmak için var olan insanlar, gittiğimiz yerlere geçmişimizi de sürükleriz. En basitinden bavullar bunu için vardır. Kıyafetteki koku, kitabın arasında kalmış notlar ve kahve lekeleri..

Ne diyordum? Evet raylar. İşte ben raylara dalarken seni düşünüyordum. Ve seni geçtiğimiz istasyonda terk ettim. Kahve içmeyi o günden sonra bıraktım. Ayrı yönlerde aynı çizgide gidiyoruz. Varacağımız hiçbir yer yok. Trenden inip, deniz havası almamıza ihtiyacımız var sadece.

Şehrengiz Dergisi 13. sayı Şubat-Mart 2014



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder