Düşünmek
insana verilen bir armağan mı, yoksa ceza mı? Bu sorunun cevabını bilen bir
bilge arıyorum. Dünya’nın neresinde bulabilirim bu cevabı? Çok mu uzaktadır? Ya
da çok yakınımda mıdır?
Bazen her
şeyi bırakıp çok uzaklara gitmek istiyorum. Sonra oralarda biraz burnum
sürttükten sonra döndüm işte, dünya varmış demek istiyorum. Dönmek ve dünya
aynı şeylermiş gibi geliyor. Hayatta bazı kırılma anları var. Yönünü
belirlediğin zamanlardan bahsediyorum. Uzunca bir süre alçaktan uçtuktan sonra
yükselmek gibi ya da tam tersi. Bu ikisi arasında kalmak gerekiyordu. Çünkü
hayatın bir dengesi var.
Bazense
kendimi her şeyin üstünde tuttuğum kendimden emin olarak görürken, bir zaman
sonra boş vermişlik hali cuk oturuyordu üstümde. Boş vermişlik bile tamamen bir bırakış değil mi? Kurtulması
çok zor bir örümcek ağına saplanmışta kaçamayacağını düşünüp öylece beklemek.
Ya da kabul etmek gibi çabalamak lazım. Kurtulma şansı olabilir ama istememek,
öylece beklemek de bizim seçeneğimiz.
Hayallerden
söz açılmıştı. Güzel günlerin ne kadar güzel olduğu senin ona bakma biçiminle
doğru orantılı. Bir matematik sorusu içine sıkışıp kalmış mıdır bu güzel
günler? Cevabı hangi şıktadır? Yine iki seçenek arasında kaldım. Akşam olunca
kelimeler büyüyordu. Duyguları ağırlaşıyordu. Bir kelime yüzle çarpılmış hissi
veriyordu.
Bir gün sahile
dolaşmaya çıktım. Deniz havasının henüz İsviçreli bilim adamlarınca
kanıtlanmamış olan iyileştirici bir etkisi vardı. Biraz durdum sonra yolda
giderken lise çağında çocuğun biri son dakikada rakibin penaltı atarken ki
kalecinin o tedirgin bakışlarıyla baktı. Ben de ona penaltıyı atan futbolcu
olarak baktım. Topu dışarıya attım çünkü ağlıyordu. Yoluma devam ettim. Bazen
yürüdüğümüz sokağın çıkmaza çıkmadığını görmek bize umut verir. Kitapçıya doğru
yöneldim. Kitaplar arasında huzur buluyorum. Yeni basılmış bir kitabın kokusu
lezzetli bir yemek kokusu gibi geliyordu. Aradığım kitabı bulmak hoşuma
gidiyordu. Bulamamak da öyleydi. Aradığım kitabi buldum. Aylin Balboa – Belki
Bir Gün Uçarız. Neden olmasın. Kasaya doğru yöneldim. Giderken kasa da duran
kadın ‘’Bol gülümsemeli günler dilerim,’’ dedi. Çok net bir ifadeydi.
Eve dönerken
yıllardır görüşmediğim arkadaşıma rastladım. Genelde yıllardır görüşmediğiniz arkadaşlarınıza
eve dönerken rastlanır.
‘’Naber neler
yapıyorsun?’’
‘’Soruların
cevaplarını arıyorum.’’
‘’Bulabildin
mi?’’
‘’Henüz
değil. Değişken ruh halleri yaşıyorum.’’
‘’Bana daha
çok dengesiz ruh halleri gibi geldi.’’
Eve geldim. Pencerenin
kenarına geçip biraz gökyüzünü izledim. Sonra çok düşünmemeye karar verdim.
Kuşları izledim. Her şey bir şekilde oluyordu. Kafaya takmak yoruyor insanı.
Gülmek en iyi hareketti. Böyle düzenin hahaha.
Sabit Emre Zengin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder