Her gece radyo dinlemeden
uyuyamam. Radyo dediysem telefondan dinlenilen ve yaveri kulaklıkla birlikte.
Geceleri kendimi firari gibi hissediyorum bunu yaparak. Her istasyonda bir
dünya. O kulaklık bir gün olmasa ne yaparım onu hiç bilmiyorum. Bazen şarjım az
kaldığında o tedirgin hali yaşamaktan korkuyorum. ‘’Dikkat! Pil seviyeniz
düşüyor.’’ Bence senin seviyen düşüyor. İkide bir şarkının ortasında goonggg
diye çıkıyorsun. Gecemi bölüyorsun. Ben biraz sonra uyuya kalabilirim burada.
Üzerimi örtecek biri de yok. Hep söylemişimdir. Yalnızlık geceleri anlaşılan
bir olaydır. Ve hiç mesaj yok.
Sabah olmuş bile. Alarm
çalmadan uyandım. Çayın suyunu koymak için mutfağa gittim. Demlikte dünden
kalan çay varmış. Bunu dökmeyi unuttuğum günlerden birindeyiz yine. Direk çöpe
mi döksem yoksa lavaboya mı sallasam diye düşündüm. Çöp bana uzak geldi. Lavabo
da tıkanırsa tıkansın umrumda değil. Çaydanlığın kıçına vurdum birkaç defa.
Kalan çaylarda gitsin diye suyla çalkaladım. Çaydanlıkta tek kişilik çay demlemek
kadar hüzün verici bir şey olamaz.
Kahvaltı da yumurta olmazsa olmazlarımdandır. Ama bu bazı günler değişebiliyor.
Bazen bir tost, yumurtanın saltanatını yerle bir edebiliyor. Kahvaltı yaparken
acele etmemek lazım. Çünkü günün en güzel saatidir. Gün aydın ve sen
ayıksındır. En büyük zevklerimden biri de kahvaltıdan sonra içilen keyif
çayıdır. Dünyanın en huzur verici anlarından biridir. Hani şu hayatta toplasan
mutlu olduğum anları, bu andan daha az çıkardı. Televizyonu zaplayarak izlerim.
Saatlerce bir kanalda durup takılmam. Aklımda hep ya başka kanalda daha iyi bir
şey varsa kuşkusu olur. Bu bende zamanla hastalık daha sonra bir vaka haline
geldi. Dışarısı da çok soğuk. Şu hava durumunda günlerdir bahsedilen yağmayan
kar yağsa da etraf beyaz olsa. Biraz masumlaşsın ortalık. Şu inşaatlar karla
kaplı kalsa hep. Ağaçların üzerinde oluşan karların görüntüsü her zaman karşımıza
çıksa. Dürüst kardan adamlar olsa her mevsim. Ben çayımı içerken bunlar geçiyor
aklımdan. Televizyonu kapattım. Masayı toplamam gerekecek. Kahvaltının en nazlı
kısmı. Bulaşıkları nasıl olsa akşam yıkarım.
Biraz müzik dinledim ve onu
anımsıyorum. Onu hatırlamaya çalışıyorum. Daha iki saat önce görmüş olmama
rağmen gülüşünü arıyorum. Uyuyamıyorum. Ne de güzel gülüyordu..
‘’Anlamış mıdır
acaba?’’
‘’Neyi?’’
‘’Benim de onun gülüşüne
güldüğümü.’’
‘’Belki.’’
Radyo açık uyuyakalmışım yine.
Bu programa da alıştım. İnsanlar her gününü anlatıyorlar. Gecenin bu saatinde
kim tost yapıyor, anlamış değilim. En iyisi sabah kahvaltıda bir tost yapayım
canım çekti. Goonggg! ‘’Pil seviyeniz yüzde beş.’’ Son kez telefona baktım. Ve
hala mesaj yok. Alarmı kurmadım.Jargon Dergi 9. sayı 2014